Herkes ‘Parasal Genişleme’, ‘Sermaye Enjeksiyonu’ ya da ‘Varlık Alım Programı’ hakkında konuşuyor. Bunlar muhtemelen finans haberlerinde okuduğumuz en çok kullanılan terimler arasında yer alıyor. Peki, bu kavramlar aslında tam olarak neyi ifade ediyor? Ya da bu kavramlar ne anlama geliyor? çalışma, saydığımız kavramları açıklamayı hedeflemektedir ve ayrıca kavramların reel ekonomide neye karşılık geldiğini irdeleyecektir.
Parasal Genişleme Nedir?
Para Politikasının ana mekanizması ekonomiyi canlandırmak için faiz oranlarını düşürmeyi temel alır. Merkez Bankası bunu yaparken, borçlanma faaliyetlerini artırarak bireyleri daha çok mal ve hizmet alımına yönlendirmektedir.
ABD’de, İngiltere’de ya da Japonya’daki faiz oranlarının hemen hemen ‘0’ olması asıl problemlerden biridir (aslında gerçek durumda, enflasyon oranını nominal faiz oranından çıkarırsak, negatif faiz oranı ile karşılaşırız) bundan dolayı yeni indirimler yapmak muhtemel değildir.
Bu durumda bir ileriki aşama nedir? Merkez Bankaları şu seçeneğe sahiptir: Sisteme Para enjekte etmek ki bu da Parasal Genişleme (QE) ya da finansal serbestliktir.
Mekanizma Nasıl çalışır?
Parasal Genişlemenin ana mantığı merkez bankasının piyasadan finansal varlık satın alımıdır ki bunlar kamu ve özel sektör tahvili olabilir. Ayrıca bu finansal varlıklar ticari bankalar, yatırım bankaları ya da sigortacılık şirketleri ve emeklilik fonları gibi varlıklar da olabilir.
Aslen, Merkez Bankası nakit rezervlerini $100 milyar artıracağını belirtti. Sonrasında farklı kurumlardan sözü edilen varlıkları satın alabilir ki bu nakit rezervleri artıracaktır ve bundan dolayı kurumlar bu varlıkları satacaklar, bilançolarında nakit para tutacaklar sonuç olarak da bu nakitleri bireylere ve kurumlara kredi olarak vereceklerdir ya da diğer bir takım varlıklara yatırım yapacaklardır. (borsa, altın ya da emtia gibi)
özetle, bu paranın tüm ekonomiyi canlandırması beklenecektir ki para arzı önceki durumdan daha fazladır.
Sonuç olarak, merkez bankası tahvil alımı yaptığında, yapay olarak bu varlıkların arzını azaltmış olmaktadır ve bundan dolayı da tahvil fiyatları daha yükselmiştir ve tahvil geliri daha da azalmıştır. Bu da reel sektörün borçlanma maliyetlerini azaltmak suretiyle sektöre katkı sağlamaktadır.
İlk olarak ekonomi kurtarıldığında merkez bankaları satın alınan tahvilleri geri satacaktır ki bu da piyasaya enjekte ettiği likiditenin tümünü geri çekeceği anlamına gelmektedir.
Borcun Parasallaşması ile Aynı Anlama mı Gelir?
Tam olarak aynısı demek doğru olmayabilir. çünkü merkez bankalarının parasal genişleme yaptığı durumda direkt olarak borç alma yoktur. Yani kamu kesimi finanse edilmemektedir. Fakat kısa vadede etkileri aynıdır. Ayrıca parasal genişleme geçici bir önlemdir. Bundan dolayı merkez bankasının yapacağı pek bir şey yoktur. örneğin; 1920’lerde Almanya’da 1970’lerdeki Şili’de kamu borçlarının parasal genişleme ile finanse edilmesi enflasyon sarmalına girilmesine neden olmuştur.
Parasal Genişleme Hepimizi Kurtarır mı?
Kimsenin tam olarak bu mekanizmanın işe yarayıp yaramayacağını bilmemesine rağmen, Parasal Genişleme daha önce de denenmiştir ki Japonya örneği burada karşımızdadır. Japonya örneğinin çok iyi sonuçlar verdiğini söylemek doğru olmaz. Fakat bu durumda soru şudur? Merkez Bankası parasal genişleme yapmasaydı ne yapacaktı? Muhtemelen bu tip bir uygulama bizi bir borç krizinden kurtartmıştır – ya da krizi yumuşatmıştır- da diyebiliriz.
Kaldı ki etkiler kısa vadeli olmasına rağmen, bu yolla krediler ve tüketim artırılabilmiştir. Ekonomistler uzun vadede sermaye enjeksiyonunu konusunda bir takım tereddüt içinde oldular. Bu gerçeklik gösterdi ki; genellikle bankalar küçük firmalara ve ev sahiplerine kredi verme konusunda isteksizdirler. Tam aksine, bankalar sermaye stoklarında aşırılığı türettiler ki aynı zamanda er ya da geç patlayacak bir balon yarattılar.
Ayrıca yerel para birimi değer kayıplarına devam ederken, uzun vadeli resmin verdiği sinyal de ekonomi için artan bir enflasyondu ve bu enflasyon kontrol edilmeliydi ve bu da faizleri artırarak olabilirdi. Bu yolla bireyler daha az üretime ve daha çok tasarrufa teşvik edilebilecekti. Bu durum, ekonominin daralacağı sonunu getiriyordu.
Döviz Kuru Piyasasında Sonuçlar Nasıl Olacaktır?
Genel kural bilindiği üzere; eğer ekonominin parasal genişlemeye ya da finansal serbestliğe ihtiyacı varsa, ülkenin yerli piyasası olabildiğince değer kaybetmeye meyillidir. Buna karşılık, merkez bankaları finansal serbestleşmeyi kaldırırlar ya da düşürebileceklerini anons ederlerse, yatırımcılar bunu pozitif bir gelişme olarak algılayacaklardır ve yerel para birimi rakipleri karşısında değer kazanacaktır.