Fiyatlar genel düzeyinin hızlı ve sürekli artışına enflasyon denilmektedir. Bu tanımda iki önemli, üzerinde durulması gereken nokta söz konusudur.
Bu noktalardan ilki piyasadaki tüm ürünlerin fiyat artışına tabi olmasıdır. Örneğin; bir kalemin fiyatı iki lira olsun. Bu kaleme olan talebin arttığını ancak arzının sabit kaldığını varsayalım. Bu durum da kalemin fiyatı artacaktır.
İşte burada kalemin fiyatında yaşanan artışı enflasyon olarak nitelendiremeyiz. Bunun nedeni piyasada sadece kalemin fiyatının artmış olmasıdır. Üzerinde durulması gereken bir diğer nokta ise fiyatların sürekli olarak artması gerektiğidir. Kesik kesik yaşanan ve devamlılık arz etmeyen fiyat artışları enflasyon olarak adlandırılamaz.
Enflasyonun Nedeni Nedir?
Bir ekonomide enflasyonun oluşmasında pek çok etki vardır. Bunlar arz, talep veya aşırı para basımı gibi faktörlerdir. Bir üründe talebin artması o ürünün fiyatının da artmasına sebep olmaktadır.
Makroekonomik anlamda tüm ürünlerin veya ürünlerin çoğunluğunda talebinin artması enflasyona yol açar ve fiyatları yükseltir. Ancak tüm ürünlerin fiyatı artarken mevsimsel etkilerle veya başka sebeplerle bazı ürünlerin fiyatı dönemsel olarak düşüş gösterse de enflasyon artmaya devam eder.
Piyasada likitide fazlasının oluşması, yani para basımı da talebin artmasına ve fiyatların yükselmesine neden olmaktadır. Burada likitide ile anlatılmak istenen paradır. Para en likit mal ve hizmet satın alma aracıdır.
Likitide yani para artışı tüketim artışına sebep olurken daha fazla mal ve hizmet alım talebine neden olacaktır. Örneğin; bir ailenin aylık gelirinin bin lira olduğunu varsayalım. Bu ailenin geliri bin beş yüz liraya çıkarsa, daha fazla ürün alabilecektir. Bu da talebin artmasına anlamına gelmektedir. Toplam talep artışı ise piyasada enflasyon yaşanmasına neden olacaktır.
Enflasyon Faiz İlişkisi Nedir?
Enflasyonla faiz pek çok koşulda ters etki gösterir. Faiz oranları artırıldığı durumda piyasaya fazla para sokulacağı gibi bir intiba oluşabilir. Bu intiba kısıtlı miktarda doğru bir tahmindir. Ancak faiz oranlarının enflasyon oranının üzerine çekildiği bir ortamda, insanlar paralarıyla ihtiyaçlarını almak eğiliminde değildir.
Enflasyondan daha fazla kazandıran bir faiz ortamı oluştuğu durumda, insanlar ihtiyaçlarını öteleme eğilimdedir. Çünkü alacakları bir ürünün fiyatınının 10 bin liradan 20 bin liraya çıkacağı bir dönem içinde faizin kendisine 22 bin lira kazandıracağını düşünmesinden dolayı piyasadaki para dolaşımının azalması beklenir. Para dolaşımının azalmasıyla beraber talep de azalacağından dolayı fiyatların düşüş eğiliminde olacağı düşünülür.
Ancak faiz oranının enflasyon oranının altında kaldığı bir ekonomide, insanlar ihtiyaçlarını erteleyerek faizde para tutarlarsa, yukarıdaki örnekten hareket edersek, ürünün fiyatının 20 bin liraya ulaşacağı bir ortamda 18 bin lira faiz kazanıyorsa, zarar edeceklerdir. Bu da piyasadaki talebin azalmasına engel olacaktır.
Enflasyonun Artışı Nasıl Engellenir?
Enflasyondaki artışı engellemek için pek çok tedbir alınabilir. Ekonomi yönetimlerinin, özellikle Hazine Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı gibi devlet erkleri, Merkez Bankaları gibi özerk devlet erkleri ve diğer ekonomi otoriteleri tarafından piyasayı düzenleyici ve kurlara veya özgür ekonomik çarklara doğrudan müdahale edilmeksizin gerçekleştirilecek adımlar enflasyonun artışında araçlar olarak kullanılabilmektedir.
Bunları, makroihtiyati tedbirler olarak özetlemek mümkündür. Enflasyonun artışına engel olmak için pek çok makroihtiyati tedbir alınabilir. Makroihtiyati tedbirler, olası kriz durumlarına karşı, krizlerden önce ele alınan tedbirler veya kriz ortamındaki ekonomi yönetimlerinin alacağı önlemlerdendir.
Aynı zamanda ekonominin içinde bulunduğu zorlu koşullarda, karşı karşıya olunan krizin boyutuna göre tedbirler artırılabilir veya azaltılabilir.
Makroihtiyati Tedbir Nedir?
Makroihtiyati tedbir, genellikle ekonomik belirsizlikler veya risklerle başa çıkmak için alınan geniş kapsamlı tedbirlerdir. Bu tedbirler, ekonomik istikrarı korumak ve olası kriz durumlarına karşı hazırlıklı olmak amacıyla uygulanır. Makroihtiyati tedbirler, genellikle merkez bankaları, hükümetler ve diğer ekonomik otoriteler tarafından alınır.
Makroihtiyati tedbirler arasında para politikası ayarlamaları (faiz oranları), mali politika değişiklikleri, rezerv birikimi, finansal denetimler ve gerekli görüldüğü ortamlarda düzenlemeler görülebilir.
Örneğin, kredi kartlarında uygulanan taksit oranlarının düşürülmesi bir makroihtiyati tedbirdir. İnsanların elinde olmayan parayı harcamasıyla enflasyona katkı sağladığı bazı koşullar bu şekilde bertaraf edilmeye çalışılır.
Aynı zamanda faizleri artırmak, ayarlamak konusundaki bazı hamleler de makroihtiyati tedbirler kapsamında alınır. Enflasyonun ve döviz kurlarının belli bir süre içinde belli bir fiyata geleceği önceden öngörülür ve faiz kararları buna göre programlanır. Piyasalardan gelen veriler takip edilerek kararın uygulanmaya devam edilip edilmeyeceği veya kararın değiştirilip değiştirilmeyeceğine karar verilir.
Rezerv birikimleri de Merkez Bankası’nın krizlerde güçlü olması gereken en önemli konulardan biridir. Sağlam bir rezerv birikimi, olumsuz koşullarda ekonomiyi düzeltmek için harcanmak üzere hazırda bekletilmelidir. Bunlara yedek akçeler de dahildir.
Enflasyonun Durdurulması: Dezenflasyon
Dezenflasyon, enflasyondaki artış hızının durdurulması anlamına gelmektedir. Sürekli olarak yükselen enflasyonun birden düşmesi mümkün değildir. Öncelikle artış hızının yavaşlaması, sonra durması ve daha sonra düşmesi gerekmektedir. Enflasyonu düşürmenin yolu bundan kaynaklanmaktadır.
Ancak enflasyonun düşmeye başlaması, fiyatların da düşmesi anlamına gelmez. Fiyatlar artmaya devam eder. Ancak artış hızı yavaşlar. Örneğin, 1 yılda 10 liradan 20 liraya çıkan bir ürün (diğer ürünlerin de ortalama bu oranda artması durumunda) sonraki yılda 20 liradan 30 liraya yükseliyorsa, enflasyon yıllık yüzde 100 oranından yüzde 50 oranına düşmüş demektir.
Böyle bir koşulda yüzde 50 oranında bir enflasyondan söz edebiliyoruz. Hatta ürünün fiyatı her iki yılda da aynı miktarda artmıştır. Yani 10’ar lira yükselmeye devam etmiştir. Ancak enflasyonun artış hızı düşmüştür, azalmaya başlamıştır.
Ürünün her yıl fiyatı 10’ar lira artarsa 10 yılın sonundaki enflasyon oranı yüzde 10 seviyesinde olacaktır örneğin. Burada enflasyonda bir düşüşten söz etmek mümkündür.
Ancak ürünün fiyatı her yıl yüzde 100 artacak olursa. Yani 10 liradan 20 liraya çıkan şekilde devam edecek olursa, 10 yıldır çok yüksek enflasyonun varlığından söz ederiz. Aynı zamanda ürünün 10 yıl sonraki fiyatı 5 bin 120 lira olmasını bekleriz. Bu koşulda dahi bir dezenflasyon sürecinden bahsetmiş oluruz zira, enflasyon oranı 10 yıl boyunca sabit tutulmuş demektir.
Bu örnek, afaki ve piyasada kolay kolay görülemeyecek bir hesaplamadır. Daha fazla bilgi edinmek için Dezenflasyon Nedir başlıklı yazımıza bakabilirsiniz.
Enflasyonun Tersi: Deflasyon
Deflasyon, enflasyonun tersi bir durumu ifade eder. Fiyatların sürekli olarak düşüş eğiliminde olduğu anlamına gelir. Fiyatların sürekli düştüğü durumlar da ekonomiler için en az enflasyonun yüksek olduğu koşullar kadar tehlikeli olarak kabul edilir.
Deflasyon genellikle dezenflasyon ile karıştırılmaktadır. Dezenflasyonda fiyatlar düşmez, enflasyon oranı düşerken, deflasyonda fiyatlar düşer. Enflasyonun negatif olarak görüldüğü bir ekonomik konjonktürü ifade eder.
Daha fazla bilgi için Deflasyon Nedir başlıklı yazımıza bakabilirsiniz.